Zaman ne çabuk geçiyor değil mi? Aslında gün saydığımızda çok yavaş geçiyor günler bitmiyor gibi düşünürken geriye dönüp bir bakıyorsun yıllar geçmiş.
Haberini aldığımızdan beri 4 ay geçmiş..
En son kontrolün üzerinden ise tam 1 ay.. dile kolay.. babanla bu ay programlarımız çok doluydu. iyi de oldu ilk defa 4 haftadan fazla bekleyebildik kontrol süresini.:)
Çarşamba günü kontrolümüz var yani görüş günümüz:) seni çok merak ediyoruz. Aplikasyonların gönderdiği durum raporlarına göre 300 gr ve 25 cm civarında olabilirmissin. Yani A4 kağıdın kısa kenarından 4 cm daha uzunsun. Yazıyı okuyup 25 cm ne kadarki diyenler için:) biraz önce baktımda:)
Durup durup bakıyorum ne kadar oldun ne yapıyorsun.
Diyorlarki artık sizi duyabiliyor seninle konuştuğunuzu anlıyor. Ve eğer seninle konuşursak bu hareketlerine de yansıyormuş. Çok yüksek seslerden korkup sıçrayabiliyormuşsun. Geçen gün binayı yıkacak gibi kapı çarpıp beni yerimden zıplatan öküz müdüre okutmak lazım bir sürü çocuğu var ama..
Ben mi ne yapıyorum, yoruluyorum. Hemde çok. Şöyle bir sıkıntım var hamilelikten önceki halimle kendimi karşılaştırmamam gerektiğini öğrendim ama birkaç hafta öncesine göre de farklıyım. Öncelikle yine hızlı hareket ediyorum. Bu alışkanlığımdan vazgeçemiyorum. Yorulduğumun farkına varmıyorum ve birden 200 mt maraton koşmuşum gibi nefes nefese kalıyorum.
Aynı dönemlerdeki hamileler ve kitaplarda aynı şeyleri yaşıyormuş.
Karnımın büyümesi hızlandı bu ay korkumdan sürmediğim yağları bir kenara itip Lierac krem aldım. Herkes çatlayacaksan çatlarsın diyor ama yine de sonrasında ama kullanmadımki demek istemiyorum. Aldığımdan beri korkudan her sabah kullanıyorum:)
Cumartesi biraz rahatsızlandım. Yorucu bir gündü ve farkında olmadan senide kendimi de aç bıraktım. Dr. pierre dukan geldi. Namı diğer pierre deden. Mutluluktan gözleri doldu seni görünce. Beni sıcacık öpüp tebrik etti. Seni sordu. Erkekmi kızmı dedi. Muhakkak gelişmelerden beni haberdar et dedi. Yorucu bir ama güzel bir gündü. Pierre dedene de uzun ömürler versin Allah.
Akşam eve zor attım kendimi ve bir mide bulantısıyla fırladım yerimden. Baban biraz korktu sanıyorum 1 haftalık yediklerimin hepsi bu anı bekliyormuş. Bunca ay hamilelikte bile böyle mide bulantısı yaşamadığım için bende korktum. Oldukça uzun sürdü. Sadece portakal yiyebildim iyi geldi.
Gökmen amcanda tansiyonun normalse atlatmışsındır yediğin birşey dokunmuş dedi. Zehirlendim mi acaba?
Bu gününde etkisi ile olsa gerek bu sabah toplamda +3 kilo ile devam ettiğimi gördüm. Tabi ki sağlığın daha önemli ama çok kilo almak hem senin sağlığın için hemde benim sağlığım için iyi değil.
Hamileliğin en sıkıcı yani çok bilmiş ve birbirinden kötü hikayesi olan kadınların ve onların kocalarının bitmek bilmeyen hikayeleri. Öyle ki dinlemek istemeyip kenardan sıvışsanız bile arkanızdan gelip anlatmaya devam ediyorlar.
Bazı insanlar çok acımasız olabiliyor. Mesela neden hamile bir kadına ölen bebeklerini anlatır insan. Üzüntü paylaşmak mıdır? Korkutmak mıdır? Yoksa sadece üzmek midir?
Hamile kıyafetlerini kendime yakıştıramıyorum. Bir tarafı bol bir tarafı dar kalıyor gibi. pantolonlar kayıyor aşağıya doğru.
O yüzden bende hala 38 beden eski elbiselerimi (hamilelikten önce normalde 36 giyiyordum) ve bu sabahki keşfim ile eski kotlarımı giyiyorum. Kotun beli malum kapanmıyor. Hemen bir lastik halka toka alıyorsunuz. Düğmeye geçiriyorsunuz. Sonra lastiği ilikten geçirip katlayıp düğmeye takıyorsunuz. İstediğiniz kadar sıkılaştırabiliyorsunuz. Fıstık gibi hamile kotu işte:)
Çarşamba günü inşallah kavuşacağız. Seni göreceğiz belki artık kaşların saçların çıkmış kuzu yüzünü de görebiliriz.
seni seven bir garip acemi annen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder